pexels-jens-johnsson-66100-960x400.jpg

En Kapsamlı Kış Gezi Rehberi: Gidilecek Yerler ve Yapılacak Aktiviteler

7 Nisan 2024

En Kapsamlı Kış Gezi Rehberi: Gidilecek Yerler ve Yapılacak Aktiviteler

KIŞ GEZİ REHBERİ

Her ne kadar tatil denildiğinde deniz, kum ve güneş üçlüsü ilk akla gelen konseptlerden biri olsa da, artık kış tatilleri de en az yaz tatilleri kadar popüler. Kış tatili fikri ilk olarak kayak merkezlerini akla getiriyor. Ancak soğuk kış aylarında, günün yorgunluğunu atmak ve iş yoğunluğuna keyifli bir ara vermek için gidebileceğiniz tek yer kayak merkezleri değil. Yaz aylarında yerli ya da yabancı milyonlarca turisti ağırlayan birçok tatil beldesi, kış tatili için de ziyaretçilerini bekliyor. İşte, kış aylarında şehrin gürültüsünden, trafiğinden ve kalabalığından kaçmak ve birazcık kafa dinlemek isteyenler için muhteşem tatil fikirleri…

Kış Tatili için Alternatif Rotalar

Türkiye, tarihi ve turistik değerleri, muhteşem doğası ve masmavi denizleri ile her yıl sayısız yabancı turiste kucak açıyor. Yerli turistler ise çok daha şanslı, çünkü unutulmayacak bir tatil yapmak için uluslararası bir yolculuk yapmak zorunda değiller. Üstelik, ülkemizde tatilin mevsimi de yok. İster sıcak yaz günlerinde ister kasvetli kış günlerinde, gidebileceğiniz şirin bir tatil beldesi, keşfedecek muhteşem bir doğa ya da sizi geçmişe götürecek tarihi bir mekan bulabilirsiniz. Örneğin Sapanca, Kaş, Kalkan, Alanya, Bodrum ya da Fethiye sadece yaz aylarının değil, kış aylarının da en popüler tatil rotaları arasında yer alıyor.

kis-rotalari.jpg

Sapanca

Sapanca, hem İstanbul, Bursa, Kocaeli gibi büyük şehirlere yakınlığı hem de muhteşem doğası nedeni ile kış aylarında belki de en fazla ziyaret edilen yerlerden biri. Marmara Bölgesi’nde bulunan ve Adapazarı’na bağlı olan Sapanca, aynı zamanda bölgenin en büyük tatlı su göllerinden birine sahip. Sapanca Gölü, bir taraftan muhteşem bir manzara sunuyor bir taraftan da sakinliği temsil ediyor.

İlçe iklimi genel olarak Akdeniz ve Karadeniz arasında geçiş sağlıyor. Kış aylarında bol yağış alan ilçe, yaz aylarını ise bol güneşli şekilde tamamlıyor. Bu da sadece tarımda verimliliği artırmıyor, aynı zamanda yemyeşil doğanın da garantisi oluyor. Bu nedenle Sapanca, şehirlerin arasına sıkışıp kalan cennetten bir köşeyi andırıyor. Sapanca’da görülecek yerler listesi de bu cennetin yansıması oluyor. Masmavi göl, yemyeşil ormanlar, oksijen deposu Sakarya İl Ormanı Tabiat Parkı ve civarda konumlanmış köyler mutlaka görülmesi gerekenler arasında yer alıyor. Hava koşulları da elverişli ise, Sapanca Gölü’nün çevresinde keyifli bir bisiklet turu ya da kuş sesleri eşliğinde huzurlu bir yürüyüş yapabilirsiniz. Dilerseniz yakın çevredeki popüler beldelerden biri olan Maşukiye’yi ve Kırkpınar’ı ziyaret edebilirsiniz. Maşukiye keşmekeşten kaçmak isteyen ve huzur arayanlar için en özel köylerden biridir. Her mevsim farklı bir yüzünü görebileceğiniz köyde, kış aylarında muhteşem manzaranın keyfini sürebilirsiniz. Tarihi 1864 yılına kadar dayanan Kırkpınar Mahallesi de tertemiz havası ile beğeni topluyor. Zamanında Çerkez köyü olarak kurulan Kırkpınar, muhteşem göl manzarası ile ruhunuzu dinlendiriyor. Bağdat Caddesi olarak adlandırılan, rengarenk bahçe ve kafelerle donatılan caddesinde bol oksijenli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Kırkpınar’a gitmişken Natürel Botanik Park’ı görmeden dönmemelisiniz. Kayak takımlarınız yanınızdaysa, Türkiye’nin en yüksek ve en önemli kayak merkezlerinden biri olan Kartepe’de unutulmayacak bir deneyim yaşayabilirsiniz. Sapanca Gölü manzaralı Kartepe, farklı seviyelerde kayakçılara hitap eden birçok kayak pisti ile hizmet veriyor.

Sapanca’nın doğal güzellikleri yanında tarihi değerleri de ziyaretçileri cezbediyor. Siz de tarihe merak duyuyorsanız, tarih turunuza Sapanca merkezde bulunan Rüstempaşa Camii’ni gezmekle başlayabilirsiniz. Cami, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Rüstem Paşa adına Mimar Sinan tarafından yapılmış ve günümüze gelirken depremlerden zarar görmüş olsa da, halen Sapanca’nın en önemli değerlerinden biri. Rüstempaşa Camii’nden sonra tarihi Vecihi Kapısı ikinci durak olabilir. Sapanca’nın Ünlüce Caddesi’nin başında bulunan Vecihi Kapısı, Avrupa şehirlerindeki taklara benzeyen mimarisi ile öne çıkıyor. Osmanlı döneminden bugünlere kadar gelen yapının eski dönemlerde İpek Yolu üzerinde yer aldığına inanılıyor. Görülmesi gereken bir başka tarihi güzellik ise Hasan Fehmi Paşa Camii. 1887 yılında yapılan cami, Mahmudiye Köyü’nde yer alıyor ve taş, tuğla ve ahşap kullanılan mimarisi ile dikkat çekiyor. Dikdörtgen şeklinde ve beyaz renk caminin iç kısmında muhteşem kalem işlemelerini görebilirsiniz. Minare ise iç kısımdan yukarı doğru yükseliyor. Camii Cedid ve Rahime Sultan Camii de görülecek yerler arasında bulunuyor. 1889 yılında inşa edilen ve çarşıda yer alan Camii Cedid’in çatısı ahşap ve dış duvarı taş örgü. İç kısımda ahşap dekorlar göze çarpıyor. Yeşil Kubbeli Rahime Sultan Camii’nin ise ön cephesindeki kemerli pencereler dikkat çekiyor. İçi oymalarla süslü caminin ön cephesinde orta pencerenin üstünde Sultan Abdülmecit’in tuğrasını görebilirsiniz. Sapanca, Osmanlı’dan önce Bizans medeniyetine ev sahipliği yaptığından, bu bölgede o dönemden kalan bazı kalıntıları da görme şansınız var. Bizans lahitleri ya da kalıntıları Hükümet Konağı önünde sizi bekliyor.

Hafta sonu kaçamakların ilk akla gelen adresi olan Sapanca’da birçok konaklama seçeneği bulunuyor. Kafa dinlemek, kendi kendinize kalmak ve ruhunuzu dinlendirmek istiyorsanız Sapanca ve yakın çevresinde bulunan kiralık villa seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Villa ya da müstakil evler, ailenizle ya da arkadaşlarınızla harika zaman geçirmenize olanak tanıyor. Tatildekirala, Sapanca villa kiralama opsiyonları ile site içerisinde yer alan havuzlu, saunalı ve hamamlı villalardan şık dairelere kadar birçok fırsatı beğeninize sunuyor. Siz de Sapanca kiralık villa seçenekleri arasından bütçenize ve tatil planınıza en uygun olanı rahatlıkla kiralayabilirsiniz.

Kaş

Türkiye’nin en popüler tatil yerlerinden biri olan Kaş, hem tarihi değerleri hem doğal güzellikleri ile ziyaretçilerini büyülüyor. Antalya’nın batısında kalan ilçe, tarihi Likya Yolu ve Karia Yolu’nun kesişim noktası üzerinde yer alıyor. Bölgenin tarihinin MÖ 2000 yıllarına kadar dayandığına inanılıyor. Bu da bölgenin turizm değerini katlıyor. İlkbahar ve yaz aylarında cıvıl cıvıl olan tatil beldesi, büyüleyici doğası ve ılıman iklimi sayesinde kış aylarında da keyifli zaman geçirmenizi sağlıyor. Sakın, dillere destan plajları atınca geriye ne kalır, diye düşünmeyin. Kaş’ta gezilecek yerler listesine her kaldığınız gün yenisini ekleyebilirsiniz.

Öncelikle kış günlerinin Kaş için fazla acımasız olmayacağını aklınızdan çıkarmayın. Yani küçük bir kaçamak için Kaş’a gittiğinizde hala deniz suyunun sıcak olduğunu anlayabilirsiniz. Hatta hangi aylarda Kaş’ta olduğunuza bağlı olarak masmavi ve pırıl pırıl denizde yüzenleri bile görebilirsiniz. Deniz suyunun sıcak olduğu bir yerde, havanın ılıklığı hiç şaşırtıcı olmamalı. Ilıman Akdeniz ikliminin ferahlatıcı esintileri ile birlikte Kaş sokaklarında gün boyu keyifle gezebilirsiniz. Yaz aylarından en büyük farkı ise sokakların kalabalıktan uzak olması. Ama aklınıza sakın terk edilmiş ve boş sokaklar gelmesin, Kaş yılın her dönemi canlılığını yitirmeyen nadir tatil beldelerinden biri. Sokaklarda elinizde fotoğraf makinesi ile yüzlerce fotoğraf çekebilir, dar sokaklarda kimseye çarpmadan ve yol istemeden özgürce tur atabilirsiniz.

Kaş’a gelmişken Cumhuriyet Meydanı’nda oturup sıcak çayınızı ya da kahvenizi içebilir ya da yemeğinizi yiyip günün geri kalan kısmı için enerji depolayabilirsiniz. Cumhuriyet Meydanı’ndan sonra adresiniz Uzun Çarşı olmalı. Cumbalı konaklarla donatılmış olan Uzun Çarşı Kaş’ın ortasından geçiyor. Yaz aylarında begonvillerle sarmalanmış konaklar, kış günlerinde de farklı renklerini göstermeye devam ediyor. Taş zeminli sokak, sevimli kedilerinden küçük hediyelik eşya dükkanlarına kadar her şeyi ile beğeni topluyor. Bu sokakta halıcıları, antikacıları, kuyumcuları ve butikleri görebilirsiniz. Ayrıca Uzun Çarşı’ya çıkan küçük dar sokaklar da görülmeye değer. Uzun Çarşı’nın sonunda ise Kral Mezarı bulunuyor. Aslanlı Lahit de denilen Kral Mezarı, ölümden korkmayan Likyalılardan bugünlere kadar gelmiş. Lahdin üzerinde bulunan Likya dilindeki yazıları ise henüz kimse okuyamamış.

Kaş merkezde görmeniz gereken yerlerden bir diğeri ise yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan Antiphellos Antik Kenti kalıntıları. Antiphellos, Likyalılar döneminde Kaş’a verilen isim olarak biliniyor. Antik kent civarında çok sayıda Likya lahidi ve kaya mezarı bulunuyor. Ayrıca 4000 kişilik Antiphellos Antik Tiyatro, bu bölgenin en güzel manzaralı yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Sizi bambaşka bir atmosfere taşıyan tiyatronun en üst kısmından Meis Adası manzarasını izleyebilirsiniz. Kaş ve ada manzarası için Korkuteli yolundaki seyir noktasına da çıkabilirsiniz. Burada yemyeşil Çukurbağ Yarımadası, Limanağzı Koyu, İnceburun ve Uluburun yarımadaları, Meis Adası ve masmavi koylar eşliğinde güneşi batırabilirsiniz. Doğuya doğru ilerleyerek Kekova/Üçağız Limanı, Simene Kalesi, Demre, Myra Antik Kenti ve Aziz Nikolas Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Hava şartları uygun değilse Batık Şehir Kekova’yı Kaş’ta “daha sonra” görülmesi gereken yerler listenize almayı unutmayın. Batıda ise dillere destan Kalkan, Patara ve Saklıkent Milli Parkı yer alıyor.

Yılın her dönemi hareketli olan Kaş, konaklama opsiyonları açısından da çok zengin. Otel, butik otel, pansiyon gibi farklı konaklama seçenekleri yanında müstakil ev ve kiralık villa da tercih edebilirsiniz. Tatildekirala.com villa kiralama fırsatları işinizi kolaylaştırıyor. Siz de Kaş kiralık villa için tatildekirala.com’u ziyaret edin.

Kalkan

Kaş’a gelmişken Kalkan’ı görmeden olmaz. Kalkan, Kaş merkeze yaklaşık 25 km uzaklıkta yer alıyor ve muhteşem denizi ve yemyeşil doğası ile ziyaretçilerini büyülüyor. Likyalıları ağırlayan ve Meis adasından gelen tüccarların kurduğu düşünülen Kalkan’ın, 3000 yıllık bir tarihi günümüze taşıdığına inanılıyor. Ulaşım zorluklarının bölgenin bakir kalmasındaki etkisi büyük. Ancak günümüzde her yıl sayısız turistin uğrak yerlerinden biri. Kalkan özellikle yaz aylarında cıvıl cıvıl oluyor, çünkü deniz kaplumbağalarının yumurtladığı dünyaca ünlü Patara Plajı ve turkuaz rengi ile öne çıkan Kaputaş Plajı Kalkan sınırları içerisinde yer alıyor.

Kış aylarında Kalkan’daysanız, bölgeye imzasını atan tipik Akdeniz mimarisini doya doya seyredebilirsiniz. Dar ve şirin sokaklarda sakinliğin ve huzurun keyfini çıkarabilir, fotoğraf çekebilir ve zihninizi boşaltabilirsiniz. Etrafı orman ve denizle çevrili bu bölgede mavinin dinginliği ve yeşilin sakinliğini içinize çekebilirsiniz. Deniz sezonunun eylül sonuna kadar devam ettiği bölgede, isterseniz siz de sezonu hiç kapatmayanlara katılabilirsiniz. Bir gününüzü dünyanın ilk meclis binasının yer aldığı Patara Antik Kenti’ne ayırarak bambaşka bir atmosferi soluyabilirsiniz. Tarihi kalıntılar arasında Bizans Bazilikası’ndan, anıt mezarlardan, Roma Zafer Takı’ndan ve Patara Tiyatrosu’ndan kalma birçok yapı mevcut. Patara Antik Kenti gibi Xanthos Antik Kenti de gezilecek yerler listesinin başında bulunuyor. 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan Antik Kent; Likya, Pers, Roma ve Bizans İmparatorluklarına ev sahipliği yapmış.

Serinletici suları ile yaz aylarında sayısız turisti ağırlayan Saklıkent Kanyonu’nu da hava şartlarına göre listenize alabilirsiniz. Saklıkent Kanyonu, Tlos ve Patara arasında yer alıyor ve yürüyüş meraklıları için en güzel rotalardan biri olarak kabul ediliyor. Saklıkent’e kadar gelmişken Tlos Antik Kenti’ni ziyaret edebilirsiniz. Buradaki kaya mezarları sizi bambaşka bir atmosfere taşıyacak.

Hem tarihi ve kültürel değerleri keşfedebileceğiniz hem de doğanın kucağında dinlenebileceğiniz Kalkan’da çok fazla konaklama seçeneği bulunuyor. Şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzaklaşmak için huzurlu bir mola arayışında iseniz, Tatildekirala’nın Kalkan kiralık villa opsiyonlarını inceleyebilirsiniz. Doğa ile iç içe, havuzlu ya da havuzsuz villalar her bütçeye hitap ediyor. Tasarım villalarda muhteşem bir tatil yapabilirsiniz.

Alanya

Alanya, Türkiye’nin dünyaca bilinen turizm cennetlerinden biri. Antalya’ya bağlı ilçe, tarihi zenginlikleri ve kültürel değerleri ile adeta bir medeniyetler beşiği ve tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış. Muhteşem plajlar, pırıl pırıl deniz, etkileyici mağaralar, bunaltıcı yaz günlerinde serinleten kanyonlar ve akarsular tarihi dokuyu tamamlıyor. Böylece ilçe, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist için bir cazibe merkezi oluyor.

Alanya’da yapılması gerekenlerin başında masmavi denizinin ve harika plajların tadını çıkarmak var. Ancak yaz bittikten sonra plajların cıvıltısı da yavaş yavaş azalıyor. Yine de Alanya’nın Akdeniz ikliminin etkisi ile sert kışlara maruz kalmaması, kış aylarında da hava durumuna göre denize girebilmenizi mümkün kılıyor. Damlataş, Keykubat ya da Kleopatra plajlarında denize girebilir ve enerjinizi tazeleyebilirsiniz. “Her şey zamanında güzel.” diyorsanız ve denizi daha ılıman aylara bırakmayı tercih ediyorsanız, ilçeyi gezmeye Alanya Kalesi’nden başlayabilirsiniz. Tarihi MÖ 4. yüzyıla dayanan Alanya Kalesi, yüksek bir yarımada üzerine kurulmuş bir hisar olarak tarif edilebilir. Yüksek bir tepede olması tarih boyunca kaleyi denizden ve karadan ulaşılması zor bir yapı haline getirmiş. Alanya Kalesi’nin iç ve dış kısmında yer alan bazı kalıntılar Bizans dönemini temsil ediyor. 1221 yılında Alaeddin Keykubat tarafından alınan kale, bugünkü görkemli haline de bu tarihten sonra ulaşmış. Alanya Kalesi’nin kilit noktası olarak kabul edilen Kızılkule de Alaeddin Keykubat tarafından yaptırılmış. Yaklaşık 6500 metre uzunluğundaki surlara sahip alanda, Tophane ve Tersane’ye gidebilir ve surları takip ederek Kızılkule’ye çıkabilirsiniz. Alanya’nın simgesi haline gelen ve sekizgen planlı Kızılkule’nin en üst katından muhteşem manzarayı seyredebilirsiniz. Dilerseniz bir tekne turu ile Kızılkule’yi denizden de izleyebilir, yarımada etrafında unutulmayacak bir gezintiye çıkarak Korsanlar, Aşıklar ve Fosforlu mağaralarını görebilirsiniz. Bir deniz mağarası olan Korsanlar Mağarası’nda yaz aylarında denize giriliyor. Aşıklar Mağarası’nın girişi denizden yaklaşık 35 metre yükseklikte yer alıyor. Tekneden indikten sonra 75 metrelik mağarayı geçerek yarımada burnunun diğer tarafında olan çıkışa ulaşabilirsiniz. Fosforlu Mağara ise zemini oluşturan jeolojik yapısından dolayı geceleri aydınlık görünüyor. Yaz aylarında yapılan turlarda burası da yüzme molası verilen yerlerden biri oluyor.

Gezi rotanızda ikinci durak Alanya Müzesi olabilir. İlçe merkezinde bulunan Alanya Müzesi, bahçe ve salon düzenlemesi ile dikkat çekiyor. Burada MS 2. yüzyıldan kalma 52 cm uzunluğundaki bronz Herakles heykelini ve daha birçok eseri görebilirsiniz. Açık müze şeklindeki bahçede ise, bölgeye özel ostotekler (kemik/kül muhafaza kutusu) bulunuyor. Alanya Arkeoloji Müzesi dışında, Alanya Etnografya Müzesi ve Atatürk Evi Müzesi tarihseverleri bekliyor. Dim Mağarası, Dim Çayı ve Damlataş Mağarası da ilçenin görülmesi gereken doğal güzellikleri arasında. Sarkıt ve dikitleri ile ilgi çeken Damlataş Mağarası’nın içerisinde hava sıcaklılığı yaz-kış aynı kalıyor ve mağaranın astım hastalığına iyi geldiği söyleniyor.

Alanya’ya gelmişken antik kentlere de güzel bir yolculuk yapmadan dönmeyin. Syedra Antik Kenti, muz bahçeleri içinden tırmanarak çıkabileceğiniz bir tepede kurulu. Denizden 400 metre yükseklikte bulunan kente hala ayakta olan anıtsal kapıdan giriliyor. Burası manzarası ile de beğeni topluyor. Son olarak eğer, güldür güldür akan su sesi altında dinlenmek istiyorsanız Sapadere Kanyonu’nu ziyaret edebilirsiniz. Sapadere Kanyonu’nun kendisi kadar yolu da muhteşem bir manzara sunuyor. Alara Han, Alanya Seyir Terası, Laertes Antik Kenti de görülmesi gerekenler listesine almanız gerekenler arasında bulunuyor.

Alanya’da gezilecek yerleri bir günde bitirmeniz mümkün değil. Güzel bir tatil için ise konaklama seçenekleri çok fazla. Villa, apart ya da daire arayışında iseniz, Tatildekirala.com’u ziyaret edebilirsiniz. Havuzlu ya da havuzsuz, konforlu kiralık villalar ve site içerisinde lüks daireler Tatildekirala’da sizi bekliyor.

Bodrum

Ege Denizi’nde bir yarımada olan Bodrum, Muğla’ya bağlı 13 ilçeden biri. İlçeye hem kara yolu hem hava yolu ile Türkiye’nin her yerinden rahatlıkla ulaşılabiliyor. İlçe, yurt dışından gelen misafirlerin de tatil için ilk tercihlerinden biri oluyor. Cıvıl cıvıl kalabalığı, hareketli sokakları, renkli gece hayatı, muhteşem koyları ve masmavi denizi ile yaz tatillerinin en keyifli duraklarından biri olan Bodrum, her yıl milyonlarca ziyaretçinin akınına uğruyor. İlkbahar aylarında başlayan yoğunluk sonbahara kadar devam ediyor. Sonbaharla birlikte biraz sessizleşse de yılın her döneminde Bodrum’un farklı bir yüzünü keşfedebilirsiniz.

Akdeniz ikliminin etkisinde olan Bodrum’da kasım ayının ortalarına kadar denize girenleri görebilirsiniz. Kasım ayından sonra ise kışın kendini biraz daha fazla hissettirmeye başladığı söylenebilir. Ancak yine de güneş hemen hemen her gün ilçeyi selamlıyor. Yani Bodrum sokaklarında keyifli bir gezintiye çıkmanız için önünüzde hiçbir engel yok. Bodrum’da yapılacakların başında beyaz kireç kaplı Bodrum evlerini ve çivit mavisi kapı ve pencereleri doyasıya seyretmek geliyor. Dar ve taş sokaklarda fotoğraf makinenizle mükemmel bir yürüyüş yapabilirsiniz. İsterseniz sabahları içinizi açacak bir bisiklet turu ile güne başlayabilirsiniz. Öğleden sonra, yoğun yaz aylarında adım atacak yer bulmakta zorlanacağınız Bodrum Çarşı’da sakinliğin keyfini çıkarabilirsiniz.

Bodrum’da gezilecek yerlerin başında Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi yer alıyor. Bodrum’un simgesi haline gelen Bodrum Kalesi, eşsiz manzarası ile dikkat çekiyor. İki liman arasında kayalık bir alanın üzerine inşa edilen kalenin yapımında dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleion taşlarından yararlanılmıştır., St. Jean şövalyeleri tarafından yapılan ve 19. yüzyılın sonunda zindan olarak kullanılan bu kale, günümüzde Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin sergileme alanı olarak hizmet veriyor. Müze koleksiyonunda Türk Hamamı, Amphora, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları, Sikke ve Mücevherat Salonu ve Alman Kulesi de yer alıyor. Bodrum’a gitmişken görmeniz gereken yerlerden bir diğeri Halikarnas Mozolesi oluyor. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mozole, günümüzde bütünüyle mevcut olmasa da Bodrum ziyaretçilerinin görmeden dönmediği yapılar arasında. MÖ 337 yıllarında yüksek bir yamaca dayalı olarak inşa edilen Antik Tiyatro da görülecek noktalardan biri. Koltuklar arasında geniş mesafeler ve geçmiş dönemlerde kurbanların kesildiği sunaklar dikkat çekiyor. At nalı şekline sahip antik tiyatro, Roma İmparatorluğu’ndan izler taşıyor. 1960 yılında restore edilen yapı, artık birçok gösteriye, organizasyona ve festivale de ev sahipliği yapıyor.

Myndos kapısı da Bodrum’da huzurlu bir kış tatili yaparken ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Batı surlarının önemli bir parçası olan Myndos Kapısı, Antik Çağ tarihçilerine göre Büyük İskender’in bölgeye gerçekleştirdiği seferde büyük çatışmaların olduğu yer ve bu nedenle de “Büyük İskender’in lanetlediği kapı” olarak biliniyor. Bodrum’a gelmişken yaz aylarında hem plajı ile hem gece hayatı ile oldukça hareketli olan Bitez’in sakin halini de görebilirsiniz. Burada hava çok soğuk değilse Bodrum’a özgü dondurmanın tadına bakabilirsiniz. Bodrum yarımadasının en popüler yerlerinden biri olan ve deniz manzaralı yürüyüş rotalarına sahip Gümüşlük, muhteşem bir manzara sunan Tavşan Adası, akvaryum gibi koyu ile öne çıkan Bardakçı Koyu da mutlaka görülmeli. Son olarak siz de adı Bodrum’la özdeşleşmiş, sanat güneşi unvanı ve billur gibi sesi ile herkesi büyüleyen Zeki Müren hayranı iseniz, Zeki Müren Müzesi’ne uğramalısınız. Zeki Müren Müzesi aslında Zeki Müren’in son yıllarını geçirdiği Bodrum’daki evidir. Evin alt katı korunurken üst katı sergi salonu olarak hizmet veriyor.

Siz de “Bodrum’da kış başkadır.” diyenlerdenseniz ve kalabalıktan uzak sakin ve huzurlu bir tatil arıyorsanız, kiralık villa, müstakil ev ya da daire seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Tatildekirala villa kiralama fırsatları sayesinde Bodrum’da unutulmaz bir tatil yapabilirsiniz.

Fethiye

Fethiye, deniz, kum ve güneş konseptiyle öne çıksa da yılın her ayı güzelliğini korumayı başarıyor. Su sporlarından yamaç paraşütüne kadar sayısız aktiviteye de ev sahipliği yapan Fethiye, doğal güzellikleri ve kültürel değerleri ile en popüler tatil cennetlerinden biri. Muğla’nın en kalabalık ilçesi olan Fethiye, denizin tarihi kucakladığı huzurlu bir doğaya sahip. Bu nedenle yılın hangi döneminde gelirseniz gelin, dolu dolu bir tatil geçirebilirsiniz.

Kış tatilinizin ana teması deniz olmadığından, işe Kral Mezarları’nı gezmekle başlayabilirsiniz. Amintas Kral Mezarları, Telmessos Antik Kenti’nde yer alıyor. İon stilinde yapılmış iki sütunlu cephe ve giriş bölümündeki yazı dikkat çekiyor. Buradan Türkiye’nin denize en yakın amfi tiyatrosu olarak bilinen Telmessos Amfi Tiyatro’ya geçebilirsiniz. Roma döneminden kalan tiyatro yaklaşık 5000 kişilik kapasiteye sahip. Ayrıca buranın Bizans döneminde arena olarak kullanıldığı düşünülüyor. Fethiye’ye gelenlerin görmeden gitmediği diğer bir yer ise eski bir Rum yerleşkesi olan Kayaköy. Tarihi MÖ. 3000 yıllarına dayanan Kayaköy’de geçmişe yolculuk yapabilirsiniz. Fethiye’de ilgi çekici başka bir adres ise Paspatur oluyor. Paspatur, eski kent anlamına geliyor ve Fethiye’nin de en eski yerleşim yerlerinden biri olarak biliniyor. Birkaç sokağı buluşturan Paspatur Çarşısı’nda ahşap cumbalı evler bambaşka bir ambiyans yaratıyor. Ayrıca müze gezmeyi seviyorsanız, Fethiye Arkeoloji Müzesi’nde Fethiye tarihine tanıklık edebilirsiniz. Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi, Saklıkent, Çalış Plajı, 12 adalar ise her ne kadar yaz rotaları gibi görünse de mutlaka listenize almanız gereken yerler arasında bulunuyor.

Fethiye, konaklama açısından da farklı alternatifler sunuyor. Kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir seçenek arayışında iseniz, müstakil ev veya kiralık villa opsiyonlarını inceleyebilirsiniz.

Kış Tatilinin En Eğlenceli Aktiviteleri

Nasıl yaz ayları denildiğinde akla ilk önce deniz, güneş ve kum üçlüsü geliyorsa, kış ayları da kar ve kayakla özdeşleşmiş durumda. En popüler aktivitelerden biri olan kayak sporu için Türkiye’de dünyaca ünlü birçok kayak merkezi bulunuyor. Palandöken, Uludağ, Kartepe, Ilgaz, Erciyes kayak merkezleri bunlardan bazıları… Dolayısıyla bembeyaz örtünün tadını çıkarmak ve güzel bir kış tatili yapmak için kayak merkezlerini tercih edebilirsiniz. Ancak iyi bir kayakçı değilseniz ya da kayak tatili planlamıyorsanız, evinizde kışın geçmesini beklemek zorunda değilsiniz. Soğuk kış günlerinde sizi evden çıkaracak birçok eğlenceli aktivite var. İşte bunlardan birkaç tanesi…

Yürüyüş: Yürüyüş, dünyanın en eski aktivitesi. İstediğiniz her yerde, her zaman, istediğiniz rotada yürüyüş yapabilirsiniz. Kış aylarında da keyifli bir yürüyüş için tek ihtiyacınız olan sağlam ve ayaklarınızı sıcak tutacak bir çift kar ayakkabısı oluyor. Artık kar ayakkabılarınızı giyip bembeyaz karların üzerinde huzurlu bir yürüyüşe başlayabilirsiniz. Karda yürümek ilk zamanlarda biraz zorlayıcı gelebilir, ancak ilerledikçe adımlarınızın rahatladığını ve kolaylıkla yol aldığınızı fark edebiirsiniz.

Trekking: Trekking yani doğa yürüyüşü, Türkiye’nin birçok yerinde yapılabiliyor. Akdeniz bölgesinde bulunan tarihi Likya Yolu da en çok tercih edilen rotaların başında geliyor. Profesyonel bir yürüyüş ekibiniz varsa ve hava koşulları da uygunsa kış tatillerinizi doğanın kucağında geçirebilirsiniz.

Kızakla kaymak: İyi bir kayakçı olmayabilirsiniz ama kızakla kaymak da kayak kadar zevk veren aktivitelerden biri. Birçok kayak merkezinde yüksek bir tepeden kendinizi aşağı bırakabilir ve eğlenceyi sonuna kadar yaşayabilirsiniz. Üstelik bu klasik kar tatili aktivitesi hem çocuklar hem büyükler için uygun.

Kardan heykel yapmak: Çocukken yapılan kardan adamlar, her kış yeniden canlanıyor. Siz de bembeyaz örtüyü, kardan adamlara dönüştürebilirsiniz. Üstelik kardan adam yapmak çocuklarla birlikte gerçekleştirilecek en eğlenceli aktivitelerden biri oluyor.

Kar motosikletine binmek: Kış tatiline daha fazla adrenalin katmak için kar motosikletini deneyebilirsiniz. Adrenalin bağımlısı iseniz ve kayaktan daha fazlasını yapmak istiyorsanız, kar motosikleti ile zamanla yarışabilirsiniz.

Yamaç paraşütü yapmak: Yamaç paraşütü sadece yaz aylarında yapılan bir aktivite değil. Hava durumuna bağlı olarak kış aylarında da farklı merkezlerde yamaç paraşütü yapabilirsiniz. Dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul edilen Fethiye Ölüdeniz Mahallesi’ndeki Babadağ Hava Sporları ve Rekreasyon Merkezi de bunlardan birisi. Yaz aylarında sayısız yerli ya da yabancı turistin kendini özgür mavilere bıraktığı Babadağ, kış günlerinde de yamaç paraşütü zevkini size yaşatıyor.

Yerel lezzetleri tatmak: Kış tatilinde tercih ettiğiniz yerin tadını çıkarmak için yerel lezzetleri de mutlaka keşfetmelisiniz. Nereye giderseniz gidin, döndüğünüzde aklınızda kalacaklardan biri de yerel mutfak oluyor.

Film izlemek: Battaniye altında elinizde sıcak bir kahve ile en sevdiğiniz filmi seyretmek de kış aylarında yapabileceğiniz en huzurlu aktivitelerden biri. Size katılacak arkadaşlarınız, sevgiliniz ya da ailenizle birlikte daha da güzelleşecek bu romantik kış aktivitesi için saat ve mekan sınırı da bulunmuyor.

Harika Bir Kış Tatili için İhtiyacınız Olanlar

Kış tatili için ihtiyacınız olanlar tatil konseptine göre değişiyor. Tatil için Türkiye’nin en sıcak bölgesini de seçseniz, gitmeden önce hava durumunu mutlaka kontrol etmeli ve hava koşullarına uygun giysileri yanınıza almalısınız. Planınız ister kayak yapmak ister sakin bir tatil beldesinde huzurlu birkaç gün geçirmek olsun, yanınızda bir fotoğraf makinesi götürmeyi ihmal etmeyin. Eğer Sapanca, Kaş ya da Kalkan gibi doğanın kalbinin attığı lokasyonlardan birini tercih ediyorsanız, yanınızda mutlaka olması gerekenlerden biri de yürüyüş ayakkabıları. Çünkü doğanın keyfini çıkarmak için saatlerce yürümek isteyebilirsiniz. Rahat ve ayaklarınızı koruyan bir çift yürüyüş ayakkabısı sayesinde özgürce yeşilliklerin içinde adım atabilirsiniz. Yürüyüş ayakkabıları gibi rüzgara ve yağmura karşı maksimum koruma sunan trekking montları da yanınızda olmasını isteyeceğiniz giysiler arasında yer alıyor. Ayrıca müstakil bir evde ya da kiralık bir villada kafa dinlemek istiyorsanız, yanınıza en sevdiğiniz kitaplarınızı da almayı unutmayın.

Aracınızla Gezmekten Keyif Alacağınız Tarihi Mekanlar

Türkiye tarihi dokusu ile binlerce yıllık geçmişi bugünlere taşıyor. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan coğrafyanın dört bir yanında aracınızla ulaşabileceğiniz sayısız lokasyon var. Bu tarihi mekanlardan bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.

Xanthos Antik Kenti

Antalya Muğla kara yolu üzerindeki Xanthos ya da Ksantos Antik Kenti, Kaş’a yaklaşık 43 km mesafede bulunan Kınık Köyü’nde. Likya uygarlığına başkentlik yapmış olan ve tarihi MÖ. 8. yüzyıla kadar giden antik kentte kaya mezarları, dikme mezar anıtları ve lahit mezarları görebilirsiniz. Erken Hristiyanlık döneminde yapılan kilise ve tiyatro da bölgede görülmesi gerekenler arasında yer alıyor.

Karain Mağarası

Antalya’nın görülmesi gereken tarihi mekanlarının başında Karain Mağarası geliyor. İnsanlık tarihine ışık tutan Karain Mağarası, Antalya şehir merkezine 27 km. uzaklıkta bulunuyor. Mağaranın girişine ulaşmak için 522 basamaklı bir merdiveni tırmanmanız gerekiyor. 1946 yılında bölgede başlayan arkeolojik kazılar ise halen devam ediyor. Kazıların ortaya çıkardığı en önemli gerçeklerden biri, bölgenin günümüzden neredeyse 500.000 yıl önce de bir yerleşim yeri olarak kullanılmış olması. Anadolu’da yaşamış en eski insan kalıntılarına ve Anadolu sanatının ilk örnekleri olan taşınabilir sanat ürünlerine ev sahipliği yapan Karain Mağarası’nın Türkiye’nin içerisinde insan yaşayan en büyük mağarası olduğuna inanılıyor. Anadolu’nun ve Yakın Doğu’nun önemli bir paleolitik merkezi olan mağarada ortaya çıkarılan buluntular, Antalya Müzesi’nde ve mağaranın yanındaki küçük bir müzede sergileniyor.

Perge Antik Kenti

Perge Antik Kenti, Antalya şehir merkezine 17 km mesafede bulunuyor. Şehrin doğusunda Aksu sınırları içerisinde kalan Perge, bölgenin en fazla turist çeken tarihi mekanlarının başında geliyor. Bunun nedeni ise Perge’nin sadece yakın civarın değil, tüm Anadolu’nun en düzenli Roma kentlerinden biri olması. Perge, mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü. Antalya Müzesi’nde yer alan Perge Tiyatrosu Salonu’nda, arkeolojik çalışmalar sonucunda Perge Tiyatrosu’nda bulunan heykelleri ve süslemeleri görebilirsiniz. Ayrıca İmparatorlar Salonu, Tanrılar Salonu ve Lahitler Salonu’nda da Perge arkeolojik kazılarında çıkarılan eserler bulunuyor. Dilerseniz Perge Antik Kenti’nde eski Roma döneminin havasını soluduktan sonra Antalya Müzesi’ni ziyaret ederek gezinizi taçlandırabilirsiniz.

Termessos Antik Kenti

Güllük Dağı Termessos Milli Parkı, Antalya Korkuteli yolu üzerinde. Milli Park girişinde doğanın içindeki piknik alanlarında keyifli bir piknik yapıp günün geri kalan kısmı için enerji toplayabilirsiniz. Daha sonra asfalt yolu takip ederek Güllük Dağı’nın doruklarına ulaşmanız gerekiyor. Bu asfaltta yaklaşık 9 km doruğa geldiğinizde aracınızı otoparka bırakın ve kaya mezarlarının büyüleyici atmosferinin tadını çıkarın. Antik kent ise buram buram tarih kokan yaklaşık 800 metrelik taşlı yolun sonunda sizi bekliyor.

Sillyon Antik Kenti

Tarih meraklılarının dikkatini çeken başka bir yer ise Sillyon Antik Kenti. Sillyon Antik Kenti, Antalya’nın Serik ilçesinden 15 km uzaklıkta yer alıyor. Antik kent, Perge ve Aspendos arasında bulunan Koçhisar tepesi üzerinde kurulu. MS. 2. yüzyılda Bergama Krallığı’na bağlı olarak kurulan antik kent, devrinin en zengin şehirlerinden biri olarak biliniyor. Şu an harabe olan bölgenin belirli bir girişi bulunmuyor. Kalıntıları görmek ve üst düzlükten manzaranın keyfini çıkarmak için özel bir mülkün bahçesinden geçmeniz gerekiyor.

Justinianus Köprüsü

Beşköprü de denilen Justinianus Köprüsü, Sakarya’nın Serdivan ilçesinde yer alıyor. Köprü, Anadolu’nun en dikkat çeken anıtsal yapılarından biri olarak kabul ediliyor. MS. 558-560 yılları arasında Bizans İmparatoru Justinianus tarafından yaptırılan köprü, günümüzde hala sağlam bir şekilde ayakta duruyor. Köprü yaklaşık 365 metre uzunluğunda. Mimari olarak döneminin en göz alıcı yapılarından biri olan Beşköprü’nün inşa edilme amacının Batı ve Doğu topraklarını bir araya getirmek olduğununa inanılıyor.

II. Beyazıd Köprüsü

Sakarya Nehri’nin üzerinde bulunan II. Beyazıd Köprüsü de tarih kokan yapılardan biri. 1495 yılında Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Beyazıd tarafından inşa edilen köprünün mimarisi Türk süsleme sanatının da bir örneği. Yapımında büyük kesme taşların kullanıldığı II. Beyazıd Köprüsü 150 metre uzunluğa ve 1.05 metre yüksekliğe sahip.